Hiç Bir Zaman İhtiyacım Olan Sevgiyi Kimseden Alamayacağım! Yalnız Kalacağım...

Anjelina 38 yaşında. 3 yıldır evlidir. Kız bebeği vardır. Sıcak ve ilgili bir annedir. Aslında kızını şımartma eğilimindedir. Kızının ağlamasını duymak onun için çok acı verici dayanılmazdır. Bu yüzden en ufak isteğini bile hemen yerine getiri. Eşi uzun saatler çalışıp ve bütün dünyayı dolaşmıştır. Anjelina çok gecesini ve günlerini bebekle evde tek başına geçirmiştir. Birlikte oldukları zamanlar bile eşi ona ilgi göstermez ve beraber paylaştıkları çok nadir etkinlikler vardır. Anjelina’nın öfkesi eşini daha çok uzaklaştırır. Duygusal açıdan verici bir kişidir ancak tam tersi bir adamla evlidir. Anjelina Duygusal Yoksunluk Şeması yaşamaktadır.

Şema, çocukluktan başlayan, yaşam boyu devam eden ve sürekli tekrar eden bir kalıptır. Şemalar ailemiz ve diğer çocuklar tarafından yapılan bir şey ile başlamıştır. Eleştirilmiş, istismar edilmiş, terk edilmiş ve yoksun bırakılmış bir şekilde zarar görmüşüzdür. Şema hayatımızın bir parçası olur ve yetişkinlikte düşünce, duygu, davranış ve ilişki kurma biçimimizi etkiler. Bu durum üzüntü, öfke ve kaygı gibi güçlü duygularımızı tetikler. İdeal bir evlilik, mesleki başarı ve statü, hayattan tat almayı başarmamızdır.

Duygusal yoksunluk şemasının kökleri, çocuk için anne figürü (duygusal bakımını sağlayan kişi) olarak tanımlanır. Bebek yaşamının ilk yıllarında anneyi dünyasının merkezine koymuştur. İlk ilişki, daha sonraki yaklaşımı belirler. Kişinin geri kalan hayatı için, yakın ilişkilerinin bir çoğunda anne ile olan ilk deneyim izlerini taşıyacaktır. Anne figürünün; soğuk ve sevgisiz, çocuğuna sarılmayan ve kucağına almayan, çocuğa değer verildiğini ve sevildiğini hissettirmeyen, yeterli zaman ve ilgi göstermeyen, ihtiyaçlarını karşılamayan, empati ve gerçek bir bağ kuramayan ve çocuğuna yeterince güven sağlayacak somut bir davranışta bulunmayandır.

Bu şemaya sahip olan kişilerin duygularında bir köpüklük hissi vardır. Yoksun bırakmaya karşı aşırı hassas ve öfkelidirler. Bu yüzden romantik bir ilişkiye girmekten kaçınırlar veya yalnız kalmak istemezler. Anjelina gibi yanında olan ama duygusal anlamda verici olmayan ve soğuk olan kişileri seçerler veya yakınlık kurmaktan çekinirler. Duygusal olarak sizi yoksun bırakan durumun içine girer ve böylece çocuklukta yaşadığınız yoksunluğun tekrarını yaşarsınız.

Duygusal olarak verici bir partner seçmenize rağmen, ilişkiniz ilerlerken kaçınmanız gereken tuzaklara yakalanırsınız. İhmal edilme işaretlerine karşı aşırı hassas bir duruma gelirsiniz ve sinirli bir şekilde saldırıya geçer ve karşı tarafın sizin ihtiyaçlarınızı anlamasını ve karşılanmasını istersiniz. Bütün ihtiyaçlarınızın karşılanma hakkı varmış gibi hareket eder, çok fazla ilgi istersiniz. Bazen narsistik tepkiler gösterirsiniz.

Değişmek kolay değildir ancak bu sizin elinizdedir. İlk adım profesyonel bir yardımla çocukluğunuzda yaşadığınız yoksunluğu anlamaktır. Anlamak her zaman ilk adımdır. İlişkinizdeki yaşadığınız yoksunluk hislerini gözlemlemek, ilişkinin temelini anlamak, partneri suçlamaktan ve ihtiyaçların karşılanması konusunda ısrarlı ve sabırsız olmaktan vazgeçmektir. Eğer bir ilişkiyi sağlıklı bir şekilde yürütmek istiyorsanız, düşünceleriniz ve hislerinizi tanımlamak, partnerinizle paylaşmak ve onunla sağlıklı bir bağlantıya geçmelisiniz.

Bu İçeriği Paylaşın

Hizmetlerimiz