İnfertilite (Kısırlık) Nedir?

Bu araştırmada infertilite tedavisi gören evli kadınların tedavi sürecinde veya öncesinde eşleri tarafından duygusal istismara maruz kalmaları ve cinsel yaşam kaliteleri arasındaki ilişkinin infertilite tedavisi görmeyen ve çocuk sahibi olan evli kadınlar arasındaki ilişki incelenmiştir. Bu araştırma İstanbul ilinde, özel bir hastanenin "Tüp Bebek Tedavisi" polikiliniğinde gerçekleşmiştir.

İnfertilite (Kısırlık) Nedir? İnfertilite (kısır), en az bir yıl her hangi bir doğum kontrol yöntemi kullanmaması ve düzenli cinsel ilişki olmasına rağmen gebeliğin gerçekleşmemesi olarak tanımlanır. 

İnfertilite Türleri: Primer kısırlık: Daha önce hamileliğe dair hiçbir belirtinin kadında görülmediği başka deyişle kadının hiç hamile kalmadığı verimsizlik durumudur.

Sekonder kısırlık: Kısırlığı olan erkek ve kadındır. Ancak daha önce başka kadın ve erkekle evlenerek çocuk sahibi olmuştur. Başka deyişle fiili sorundan önce en az bir kez hamilelik gerçekleşmiştir. 

Nisbi kısırlık: Üreme sistemindeki sorunun ağır olmadığı, zaman içerisinde kendiliğinden düzelip çocuk yapma zeminini hazırlayan kadın ve erkektir. Özellikle her biri sağlıklı olan başka kişilerle evlenirse çocuk sahibi olabilir.

Kısırlık Tedavisinde kullanılan yöntemler: Yumutlama, Aşılama (İnseminasyon) ve Tüp Bebek tedavisi çaplı uygulamalar yapılmaktadır. Ancak bu sürece girmeden önce kişilerin psikoloji anlamda yaşadıkları ve baş etme yöntemleri, duruma yaklaşımları büyük önem arz etmektedir. 

Cinsel yaşamın kalite düzeyi ve cinsel doyuma ulaşmak çiftlerin genel yaşamdaki mutluluğu ve kalitesi ile karşılıklı sıkı bir ilişki içerisindedir, öyle ki cinsel hayattaki tatminsizlik normal hayattaki kaliteyi düşürür ve normal hayattaki kalitesizlik ise çiftlerin cinsel hayatını, doğurganlığını olumsuz yönde etkiler. Bu yüzden kadınların cinsel hayat kalitesinin erkeklere oranla daha kırılgan ve bozulmaya açık olması beklenir bir durumdur. Ayrıca, genellikle cinsel performanstaki bozukluk teşhis edilmeyerek tedaviye alınmadan devam eder. Bu durum kişilerin yaşam kalitelerini olumsuz yönde etkileyerek, patolojik bozuklukların ortaya çıkmasına neden olur. Öte yandan, duygusal şiddet birçok ülkenin sağlık ve cinsel yaşam alanındaki en büyük sıkıntılardan biri haline gelmiştir ki bu durum fiziksel ve psikolojik anlamda kurbanlar için çok sayıda olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. 

Yapılan araştırmam sonucunda; kısırlık tedavisi gören kadınlarda duygusal istismar arttıkça cinsel yaşam kalitesinin düştüğü tespit edilmiştir. Diğer yandan kadınların duygusal istismara maruz kalma ve cinsel yaşam kalitelerinin travmatik yaşam deneyimlerinden de etkilendiği görülmüştür.

Duygusal şiddet, kişinin benlik duygusunu ortadan kaldırabilecek ve yaralayabilecek bir şiddet türü olması bakımından kısırlık söz konusu olduğunda kadının toplumsal olarak öğrendiği doğurgan olma halinin kaybının yaratacağı duygu durumla bir araya geldiğinde yoğun varoluşsal tehdit oluşturmaktadır. Bu tehdit içerisinde onur kırıklığı, küçük düşme, itibarın zedelenmesi ile birlikte kişinin benlik imgesi ve beden imajı da zarar görmeye başlayacağından cinsel yaşam kalitesi de düşecektir.

Özellikle anne olmanın kadın için birincil görev olarak görüldüğü kültürlerde kısırlığın kadın üzerinde yarattığı baskı önceki kuşaklardan aktarılmış olarak varlığını sürürken yanı sıra çevredekiler tarafından da kısırlıktan sorumlu tutulma, eş tarafından dışlanma, yetersiz ve değersiz hissettirilme ile karşı karşıya kalan kadının evlilikle gelen statüyü sürdürememe tehlikesi de ortaya çıkmaktadır. Kısır kadının tehdit boşanma ve aldatılmayla karşı karşıya kalabilmektedir. Tüm bunlarla birlikte kısır kadında artabilecek psikolojik rahatsızlıklar ve sağlık sorunları da çiftler arasındaki ilişkiyi kısır döngüye sokacaktır. Araştırma sonuçları gözden geçirildiğinde kısırlığın kadının duygusal şiddete maruz kalması konusunda risk oluşturduğu, duygusal şiddetle beraber cinsel yaşam kalitesinin de düştüğü söylenebilir. 

Jinekolojik tedavisinde psikolojik destek almak, tedavi sonucunu olumlu sonuçlanmasında etkin rol oynar. Genel olarak normal yollardan çocuk sahibi olamayan çiftlerin başvurduğu bir tedavi yöntemi olduğunu düşünürsek, psikolojik desteğin bu konuda etkili olabileceğini söyleyebiliriz.

Tedavi sürecinde taraflar bir takım tıbbi müdahalelerden geçmek zorundalar. Bu da insan bedenini ruhsal anlamda olumsuzluğa itebilmektedir. Süreç sırasında, tedavi gören tarafların pozitif duygu hallerinde olmaları da, tedaviden alınacak sonuç açısından önem taşımaktadır. Negatif ruh halleri, tedavi sürecinde hem çiftlerin yıpranmasına hem de bebeğin oluşma olasılığının düşmesine neden olabilir. Bu noktada, Çiftlere psikolojik destek almaları önerilmektedir ve genelde bu destek tedavi sürecinde etkili olmaktadır.

Psikolojik destek noktasında, kaygıyı azaltma, stresle baş etme, başarısızlık duygusu, depresyonu kontrol altına alma gibi konularda destek seansları sağlanmalıdır. Tedavi sürecini rahat yaşayan çiftlerin tedavi sonunda daha olumlu sonuçlar elde ettikleri de somut olarak görülmüştür. Kısırlık tedavinin olumsuz sonuçlanması halinde, eşlerde kayıp duygusu ağır basmaya başlar ve kadınlarda kanamanın yeniden olmasıyla bağlantılı olarak hayal kırıklığı ve duygusal bir çöküntü hali görülebilir. Bu noktada da, psikolojik destek önemli yer tutar.

 

Bu İçeriği Paylaşın

Hizmetlerimiz