ZEHİR Mİ SEVGİLİ Mİ?

Seneler sonra araştırdığım, tecrübe ettiğim bu sorunun cevabini nihayet yanıtlayabiliyorum. Peki biz neden bir ilişki yaşamak isteriz? Mutlu olabilmek, gelişmek ve belki de diğer yarımızı bulmak ve kusurları kapatma amacıyla sonsuza dek huzurlu bir birlikteliğimiz olsun isteriz. Aslında temel amaç kendimizi daha huzurlu ve iyi hissetmek iken bazı ilişkilerde tam tersini yaşarız; kötü hissetmemize ve zarar görmemize neden olur.

Bu tür ilişkiler kişi için oldukça yıkıcı ve yıpratıcıdır. Tam da ilişkide kendimizi iyi hissetmek yerine tam tersini yaşarken buluruz ve bu son zamanlarda en çok duyduğumuz toksik (zararlı) ilişki tipidir.

 

Nedir bu dediğimiz zararlı ilişki?

Bu aslında gizlenmiş bir psikolojik zehirdir. Çünkü karşı taraf yediğimiz yemeye görünmez bir zehir koyar ve biz o yemeği yerken vücudumuzda ki hasarı pekte farkında değiliz.  Fakat zamanla zehir dozu artar her gün bir damla daha…  artık vücudumuzu kasıp kavurur ancak siz bunu farkındasınızdır. Size bir kötü haber daha. Artık o yemeği yemek sizde alışkanlık yapmıştır ve hata en sevdiğiniz yemek haline gelmiştir. Hemen hemen vücudunuz hasardan kasıp kavrulur ama hiçbir şey yapamaz ve yemekten vazgeçemezsiniz çünkü her seferinde açsınızdır.

 

İşte zehirli ilişki tam da böyledir. Uzun süre fark edilmeyen duygusal ve fiziksel zarar veren, çok fazla yıkıcı etkisi olan, kişinin kendini asla iyi hissedemediği fakat bunlara rağmen de asla yemekten vazgeçemediği tabiri caiz sizi zehirleyen ve zarar veren o kişiye verilen tabirdir.

 

Aslında çok koşarsınız, yıpranırsınız ve her alanda uyum sağlamaya çalışırsınız ama bir bakmışsınız yine olduğunuz yerdesiniz; o zehirli yemeği yiyorsunuz. Artık kendinize ait tüm benliğinizi ve değerlerinizi kaybetmeye başlıyorsunuz. Sürekli sizi eleştiren, anlamaktan ziyade aşağılayan o kadın/adam ruhunuzu zehirlemiştir. Siz ise zehri yedikçe kendinize olan güveninizi kaybedersiniz. Günler geçtikçe kendini suçlamaya, daha çok değersiz ve yetersiz hissetmeye devam edersiniz. Her şeyin sorumlusu sizmişsiniz gibi ve her gece neden bundan kurtulamıyorum diye düşünme çabası olsa gerek.

 

Her daim fedakarlık yapan taraf siz olursunuz, onun için kendi hayatınızı isteklerinizi bir köşede beklerisiniz çünkü bu ilişkide fazlasıyla manipülasyon vardır, duygu ve düşünce, hatta davranışlarınız sürekli kontrol altındadır.  Bir bakmışsınız sizde kendinizi kusurlu, yetersiz hissediyorsunuz. Tepki koysanız dahi duyabileceğiniz cevap “ben bunları senin ve ilişkinin iyiliği için söylüyorum”. Oysaki bu ilişkide sizin yakınlık, sevgi, saygı ve koşulsuz kabullenme ihtiyaçlarınızdan her biri önemsizdir. Artık bu olumsuz deneyimler öfke, mutsuzluk, yorgunluk ve tedirginliğe dönüşür.

Aynı yerde dönüp durursunuz. Devamlı kendinizi anlatmaya çalışırsınız fakat.. aynı tartışma konuları ancak hiçbir çözüm yok. Artık nefes alamayacak hale gelirsiniz. Çünkü siz bile kendinizi tanıyamadığınız içinden çıkamadığınız bir kişilik ve ilişki ile karşı karşısınız.

Merak ettiğiniz en çok sorulan soru; bize zarar verdiğini bildiğimiz halde neden devam ederiz?

Herkesin ilişki dinamikleri, bağlanma stilleri ve benlik algıları birbirinden çok farklı olsa da bazı düşünce kalıpları toksik ilişki için en önemli kaynaklardır.

·       Emek verdim acaba düzelir mi? Hala güzel bir ilişki yaşayabilir mıyız? Yani demem o ki bir şeylerin değişebileceğine inanmaktır.

·       Benim yüzümden mi bu hale geldik? Bu düşünce kalıbı bizim çocukluktan gelir, ebeveynlerimizin bizi değersizleştirdiği ve yetersiz gördüğü yıllardan.  Anne babamızın duygularımızı reddedişi ve bulunduğumuz işlemleri tam anlamıyla kabul edilmemesi kendimizde bir eksiklik, kusur arama algısı ile büyümemize neden olur.

“manipülasiyon”: karşı tarafın söylediği; ilişkimizde sorun yok sen her şeyi büyütüyorsun.

·       Ayrılık, yas dönemi; ilişki istediği kadar zehirli olsun, zarar versin, sonuçta her biten ilişkini ardından yalnızlık ve yas dönemi vardır. Bazıları mücadelede kendilerini zayıf görürler.

 

Artık zehirli ilişki nedir biliyoruz geriye kalan en önemlisi nasıl kurtulmamız? İşaretleri fark din. Kabul edin ve gerçeklerle yüzleşin ve değiştirmeye çalışın. Zehrin verdiği zararı fark edip kurtulabiliriz.

Dürüst olun kendinize. Evet çok zaman ve emek harcadık ama kasıp kavuran o his. Onu susturmayın. Tutunacak dallar aramayın ve unutmayın her tutunduğunuz dal elinizde kaldı. En önemlisi kendiniz olun.

Gerçek benliğinizin bile reddettiği o ilişkide durmak çok ta anlamlı değil.

Unutmayın iki tarafta inanmadan, sevmeden, değer verip saygı duymadan ve tam bir çaba sarf etmeden hiçbir sağlıklı ve güvenirliğe dayalı bir ilişki ortaya çıkamaz. İlişkiyi keyif için, mutluluk için yaşamalıyız.

 

 

                                                                                                                                                                           Klinik Psikolog Pegah Ada İPEKÇİ

Bu İçeriği Paylaşın

Hizmetlerimiz